AREAS OF EXPERTISE
Lecturing, Researching (link) and thesis (link) adviser in Quantum Physics and Particle Physics, History of Physicist, Philosophy of Non-linear Science (Chaos Theory, Complexity), Education and The Critic of SimulationTheory in Human and Society Behaviours and Cinema.
PERSONAL SUMMARY
Professor in physics (1988). Former president of Turkish Physical Society (link) (1987- 1997) and Balkan Physical Union (link) (1989-1997). Founder of Balkan Physics Letters (1995). Founder President of Turkish Science and Utopia Foundation, (1997-1999). Publishing in International and Turkish Scientific Journals (link). Writer of three books (link). Writing popular articles in several magazines. Founder of Turkish Disorder Systems Working Group (2000).
WORK EXPERIENCE AND DUTIES
Senate Member, İstanbul University, İstanbul, Turkey (2011-2014). Head: İstanbul University, Science Faculty, Physics Department, İstanbul, Turkey (1988-1991 and 2001-2007 and 2011-2013). Chairman: İstanbul University, Science Faculty, Physics Department, High Energy and Plasma Physics Division, İstanbul, Turkey (1988-2014). Scientific Visitor in CERN, ICTP, MU, LSE. Organizer of International and Notional Conferences.
PERSONAL SKILLS
Guiding in Istanbul, Traveller, Turkish cooking,
PERSONAL DETAILS
K. Gediz Akdeniz, Uskumruköy Merkez Mevki Manolya Sok. No: 53 Sarıyer-İstanbul-Turkey T: 902123567464 M: +90 532 4521405 E: gasgah@yahoo.com
DOB: 04/02/ 1947
Gediz Akdeniz’in ‘Kara Kefali’ romanında Batı çıplak
Edebiyat, hakikatin peşine düşenlerin son sığınağıdır bence!
Hakikat, içinde barındırdığı bütün düzenli, düzensiz ve her an değişken savrulmalarıyla; edebiyatın her türlü ve manalı açılıma müsait kendi delifişek aurası içinde, hem uygun bir zuhur ortamı, hem de huzurlu bir liman bulur.
Edebiyatın açılımları kaotik manalı açılımlardır aslında. Atomları düzensiz hareketlere sahiptir –delifişeklik de bundan zuhur eder zaten– ve yol verdiği (sebep olduğu) duyguların zenginliği ile şaşırtıcılığı da bu yüzden beklenmediktir.
Yazarın sürekli temas içinde olduğu, hatta soluduğu hayat parçacıkları (iç ve dış/ batınî ve harici), metnin özgürlüğü içinde serserileşerek kendi lezzetli karmaşıklıklarını oluştururlar.
Edebiyattaki zuhur etme durumu da budur işte bana göre.
Gediz Akdeniz bir roman yazmış.
Moderniteye (her manada) minnet duymayı sorguluyor!
Kendi tanımıyla bu roman karmaşık ütopya denemesi: “(...) yakın zamanlarda ‘Post-modern Bilim’ çalışmalarına ve bunların metafor kritiklerine merak sarmış bir teorik fizikçinin şizofrenik endişeleridir.”
Kara Kefali adlı romanın kahramanları, İstanbul İnsanı olarak adlandırılan bir erkekle, kara kefali bir balıktır.
“Bu endişelerin, İstanbul İnsanı’nın kara kefaline, kara kefalinin İstanbul İnsanı’na anlattığı masalların karmaşıklığını da yenmeye çalışır. Çünkü onun kuramına göre insanlığı özgürleştireceğini düşündüğü kalkışmanın düzensiz simülasyonları, İstanbul karmaşıklığının kaotik farkındalığında saklıdır,” diyor fizikçi ve yazar Gediz Akdeniz.
Kara Kefali, roman olmayan bir roman bence; Aristo yöntemine (dramatik) göre yazılmadığı gibi, yazarının peşine düştüğü İstanbul karmaşıklığının kaotik farkındalığına da uyan bir metin; kendi şaman- putperest- pagan- heterodoks- Yahudi- Hıristiyan- Müslüman- ateist.. gizemler manzumesinin yanısıra, İstanbul’la iç içe geçmiş Roma, Helen ve Osmanlı duygu dinamiklerine sahip oluşuyla da, bu muhteşem kaosun kültürel zuhurunu kendinde cisimleştiriyor ve biçimlendiriyor.
İstanbul İnsanı için bu kent, araştırmalarına kaynaklık eden önemli ve belki de tek yeryüzü laboratuarı; onun İstanbul sokaklarını arşınlamasında –kendi kendine edindiği misyonda– şu var: “İstanbul karmaşıklığının sırrının peşinde bu sokaklarda heterodoks bir derviş gibi dolaşıp durmasının, adı konulmamış yeni bir meditasyon denemesi olduğu da çıkarılmasın. Bu sokakları son yıllarda düzensiz insan ve insani sistem davranışları için geliştirmeye çalıştığı, gerçeklik ilkesi kaotik farkındalık olan ‘Duyarlı Düzensiz İnsan Dinamikleri’ adını verdiği simülasyon kuramı için adeta bir laboratuar olarak görüyordu. Çünkü bu kuramına göre, insanlığın bu gidişini değiştirebilecek dönüşüm ancak bu kentin sokaklarındakilere benzer karmaşık insani sistemlerde saklı olan kaotik farkındalık simülasyonlarının zuhurlarıyla olabilirdi.”
Hakikatin peşine düşerek onu ele geçirmeye çalışan insanı aslında hakikat ele geçirir!
Çünkü hakikatin (hayatın) o muhteşem kaotik döngüsünün duygusuna kimse ayar çekemez!
Sırrın ele geçirilmesi gerekmez. Aslında imkânsızdır bu.
Sır, duyarlı düzensizliğin dinamiklerinin kavranmasının belirli bir aşamasında neredeyse kendiliğinden zuhur eder.
İstanbul’un masalı içinden gösterir kendini!
Yazar Gediz Akdeniz de bu masala dâhildir. (Kendini dâhil etmiş ve bence çok iyi etmiş.) Bazı hakikatçilere işaretini gönderiyor sadece; devrim, bilim, kültür, duygu.. dinamikleriyle ilgili yepyeni post-modern ele alışlar, kuantum teorileri için yepyeni yaklaşımlar ve yorumlarda bulunuyor; ne yönetme ne de yönlendirme, sadece bir farkındalık yaratma çabası onunki.
Bir tez’in sanatta kullanımı, onu edebiyatta edebileştirme girişimleri her zaman sırıtır, yapay kalır. Kara Kefali’de ise bir bilim insanının bilimsel ve anti değerler manzumesi içinde oluşturduğu fikirleri, bir edebî dil içinde harmanlaması, enerjisinin başka bir midyumda savrulup harcanması değil, tam aksine mevcut edebî yapıların da altüst edilmeleriyle ortaya çıkan değerli bir edebî biçimlendirme olmuş bence.
Bu aynı zamanda romanın modernitesine (Batılılaştırılmış ve egemenleştirilmiş) karşı koyan bir romançözüm denemesi.
Gediz Akdeniz’in Kara Kefali’ni okuduktan sonra insan kendini düzenli hareket ile düzensiz hareket arasına sıkışmış hissediyor.
Düzenli olanın böldüğü bir zihin ile düzensizliğin toparladığı bir zihin sözkonusu sanki.
Yazılmış tüm metinler, yepyeni bir yapısöküm (dekonstrüksiyon) anlayışıyla yeniden okunmalı ve yeniden değerlendirilmeli; Batı’nın modernitesinin ve modern iktidarın tezgâhını (tuzaklarını) gizlisiyle saklısıyla çözebilecek devrim yolu, Gediz Akdeniz’in kaosundaki zuhura yaklaşmaktan geçiyor! Karaya vurmuş kefale dönüşebilmekten geçiyor! İşte böyle bir karmaşık ütopyaya sahip Kara Kefali.
Roman mı desem, metin mi desem bilmiyorum ama müthiş bir kitap bence Kara Kefali.
Hakikatçilere şiddetle tavsiye olunur.
Ama bu kitapta Batı uygarlığı çıplak, bunu da baştan bilin. ***
4 Şubat 1947’de İstanbul (Üsküdar) da doğdum. Babam Mehmet Oruç (Ö. 1976), Denizaltı Gediklisi iken ordudan ayrıldı. Annem Münire Çora (Ö.2003), İstanbul Adliyesi Zabıt kâtipliğinden emekli oldu. Baba tarafım Selanik-Samatya, anne tarafım Manastırlıdır. Annem ve babam ben iki yaşındayken ayrıldılar. O yüzden midir kardeşim olmadı?
İlkokul eğitimime Mecidiyeköy’de başladım. Beykoz Ahmet Mithat Efendi’de sürdürdüm, Kadırga İlkokul’unda tamamladım. Ortaokulum Gedikpaşa, lisem Vefa. Sonra da İstanbul Üniversitesi. Anlayacağınız yaşamım tarihi yarımada da Şehzadebaşı, Kadırga ve Sultanahmet üçgenin de geçti.
Lisedeki hocalarımız bizlerin hep İTÜ’de okuyup mühendis olmamızı isterdi. Ben ise İstanbul Üniversitesi’nde seçimle değil rastlantıyla fizik okumaya başladım. Bu benim yaşamımın en güzel rastlantılarından biri oldu. 1968 Haziran İstanbul üniversitesi öğrenci hareketleri içinde olmam yaşamımın şanslı bir deneyimi sayarım. Ben bu olayın İstanbul Üniversitesi’nin o yıllardaki var olma ayaklanması olarak görmede de ısrarlıyım. Umarım İstanbul Üniversitesi bir gün bu vefa borcunu öder onlara.
Fizikçi olmaya yatkınlığımı ilk Türk teorik fizikçilerden ve W. Heisenberg ile çalışmaları olan Hocam Prof. Fikret Kortel keşfetmiştir. Bana “Devrimi başkalarına bırak sen fizikçi ol.” demiştir ve beni yanına asistan olarak almıştır. Beni Abdus Salam’a tavsiye etti. Abdus Salam ICTP-İtalya, Uluslararası Teorik Fizik Merkezinde Prof. Asım Barut yanında doktora çalışmalarına başladım. Hipppiliğe merak sarmamam rağmen 1976 yılında doktoramı tamamladım.
İtalya’da ve CERN’de (İsviçre) doktora sonrası çalışmalarda bulundum. 1988 yılında Teorik Fizik Profesörü oldum. 1988 sonrası Türk Fizik Derneği Başkanı (1987-1997), Balkan Fizik Birliği Başkanı (1989-1997) olarak dernekçilik yaptım. Devlet kurumlarına ve bilim iktidar mekanizmalarına karşı bağımsız duruşumdan dolayı başıma gelmedik kalmadı.
Tabi bu ara idari görevlerde aldım. Yüksek Enerji ve Plazma Fiziği Anabilim Dalı Başkanlığı (1987-2014) görevlerinde İstanbul Üniversitesi Seçilmiş Senato üyeliği (2011-2014), İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü Başkanlığı (1988-1991, 2001-2007, 2011-2013) ve bulundum. Bu ara başta Kuantum Fiziği ve Parçacık Fiziği olmak üzere hemen hemen fiziğin her konusunda dersler verdim. Ayrıca Çağdaş Fizik Tarihi, Bilim Felsefesi de dersleri verdim.
Abdus Salam ICTP Associate Üyeliği (1980), TÜBİTAK Bilim Teşvik (1985), Uluslar arası İnsanlık Birliği Altın Karakter (1998), Balkan Fizik Birliği Onur Üyeliği (1998) ödüllerini almıştır
Casanova’dan esinlenerek 1997 yılında Prag’da gezi yazıları yazmaya karar verdim. Bunları Git-Leman dergisinde yayınladım. Ağaçkakan, Özgür Hayat, Afutbol’de, Davetsiz Misafir dergisinde kaos ve simülasyon felsefesiyle ilgili ilk bilim felsefesi denemelerine başladım. Daha sonra “Düzensiz Duyarlı İnsan Davranışları (Kaotik Farkındalık)” simülasyon kuramımla ilgili çeşitli dergi ve editörel kitaplarda makaleler yayınlamaya başladım. Bu düşüncelerimin hikayeleşmiş versiyonlarını “7 Hariç” kitabımda (Everest yayınları, 2007) yayınladım . Tayfun Gönül ile bu kuramım üzerine söyleşi yaptık. Daha sonra bunu kitaplaştırdık (Düzenden Kaosa ZUHUR, Kaos yayınları, 2008). Postmodern olarak adlandırılan ilk romanımı yayınladım (Kara Kefali, Everest Yayınları, 2011).
Yeşil siyasi, çevreci protest hareketler içinde yer aldım. 2000 yılında bağımsız bilim ve felsefe topluluğunu olan Düzensiz Sistemler Çalışma grubunu başlattım. Bu topluluk ilk sempozyumunu 2001 yılında Karaburun’da yaptı. Daha sonra topluluk temel bilimler üzerine olan buluşmaları Karaburun’da bırakarak felsefe üzerine olanlarını Yalıkavak’a (2008) ve daha sonra edebiyat ve sanat üzerine olanlarını Teos-Seferihisar’a (2012).’a buluşmalarına kaydırdı. Halen bu etkinlikler her yıl sürmektedir. 2007’den bu yana Gümüşlük Akademisi-Bodrum’da “Kaos’dan Kozmos’a” atölye çalışmasının koordinatörlüğünü yapmaktayım.
04 Şubat 2014’de yaş nedeniyle İstanbul Üniversitesi’nden emekliye ayrıldım. Aynı tarihte yeri yurdu olmayan, elemanı tek benim olduğum sanal adresli “Düzensiz Sistemler Enstitüsü” kurdum. Halen yukarıdaki çalışma grubu etkinliklerinde yer alıyorum, sunumlar yapıyorum, seminerler veriyorum. Özellikle protest hareketlerden insan davranışlarına kadar “Kaotik Farkındalık” kuramımın denemelerine devam ediyorum. Biraz da içinde kendiminin olduğu romanlar yazmaya çalışıyorum. Parçası olduğum İstanbul’un karmaşıklığı bana “çek git aramızdan artık “ demedikçe yaşamımı İstanbul’da sürdürmek niyetindeyim.
Turkish Physical Society International Special Honor Award - 2020 Turkish Physical Society 36th International Physics Congress, Bodrum, Turkey
"IOAN URSU Medal of Honor" Balkan Physical Union (BPU), Sofia, 2018
“Honour Member” Balkan Physical Union (BPU), 1998
Golden Charter of Humanism International League of Humanists, USA- Basna-Herzogovina 1998
"State Junior Prize" Turkish Scientific and Technical Research Council (TÜBİTAK), Turkey 1985
"Associate Member" International Center for Theoretical Physics (ICTP), Italy 1980
Kaos Yayınları ( 2023 )
Beyaz Baykuş - Destek Yayınları ( 2023 )
Neziher Yayınları ( 2019 )
Neziher Yayınları ( 2018 )
Kaos Yayınları ( 2015 )
Kaos Yayınları ( 2008 )
Everest Yayınları ( 2008 )
Everest Yayınları ( 2007 )